boşlukta
Bardak gibi hissediyorum kendimi.
Sürekli ve yavaş yavaş
doluyorum.
beni her dolduran kaynaktan birkaç damla havaya karışıyor.
doluyorum
ve boşalıyorum yani..
her giden,içimden akan damlanın yerini bir yenisi alıyor,çalıyor
benden.
Boşluklarımı benden çalıyor.
Sonra boğazımda nereden geldiğini bilmediğim
bir düğüm,kafamda bir ağırlık peydahlanıyor.Sanki ben kafamı ben boğazımı değil
de onlar beni taşıyormuşçasına.
Yalnız olmak en iyisi diyesi geliyor insanın,boşlukları
çalınmamış..
Yine de tam olabilmenin kuralları önünü kesiveriyor işte.
Bir dolup
bir boşalmak zorunda kalıveriyorsun ta ki taşacağın zaman gelene kadar..
...
Sonra, bir gün, kaybetme korkusuyla sahip olma tutkusunun sımsıkı kucaklaştığı ana dökülüveriyor kelimeler,şunun gibi olsa gerek:
"ikimiz de aynı kadehe dolup aşkla taşıyoruz da farkında değilsin.."
Yorumlar
Yorum Gönder