Kırmızı Şapkalı Kız

Silindir,melon,yün,hasır,tüylü,tüllü,kadife renk renk şekil şekil şapkalar gözümün önünde dönmeye başlayalı birkaç sene oluyor diyebilirim. İlk şapkamı hatırlamamakla birlikte 4-5 yaşlarındayken taktığım, ucunda kiraz sallanan hasır şapkamı hiç unutmadım. 
 İlkokuldayken annemin aldığı “Sırlar Odası” kitabıyla Harry Potter fırtınasına öyle bir kapıldım ki ilk şapkamı düzenleyeceğim Halloween Partisi için muşamba masa örtüsü ve mukavva kullanarak,dikerek ve yapıştırarak iki günde kafama geçirmiştim.

Şapka partide o kadar ilgi toplamış ve elden ele dolaşmıştı ki bir süre sonra mukavva eğildi,büküldü,siyah sulu boyayla boyanmış muşambanın pamuklu kısmı tüm tozu üzerine topladı; bense gerçek bir şapka ve kostümler yapabilmek için dikişe merak sarmaya başladım. Sürekli olmasa da denk geldiğim zamanlarda İstanbul’un meşhur cuma pazarına gidip beğendiğim kumaşları alıyordum. Bu arada dolabım anneme ördürdüğüm rengarenk berelerle doldu. Hatta arkadaşlarım da özel günlerde bana ne hediye edeceklerini biliyorlardı “bere”. İnsanın giydikçe kafasında paralanan bir koleksiyonunun olması güzel mi yoksa kötü bir şey mi bilmiyorum ancak çoğu berem eskidi bir kısmını talihsizce kaybettim, unuttum,ödünç verdim geri gelmedi.
2010’da Tim Burton’ın Alice in Wonderland filmi izlediğimde Johnny  Depp’in muhteşem Mad Hatter yorumu ve şapkasına aşık olup “bu şapkayı hangi malzemeyi kullanarak yapabilirim?” ilk düşündüğüm şey oldu. Bir koç burcu kadını olarak belirtmeliyim ki bir şeyi gerçekten istediğimde oldukça sabırsız davranabiliyorum. Boş bir yoğurt kabı bulup işe koyuldum. Gün sonunda şapka kafaya takmak için değil de kenara koyup seyretmek için hazırdı. Malesef şapkanın fotoğrafını çekmemişim; ama eminim ki Mad Hatter’ın şapkasını görenler unutmamışlardır.
Sonrası ise biraz daha farklı gelişti. 2011’de Birleşik Krallık vizemi cebime atıp İngiltere’ye uçtum. İngiltere’de geliri birçok farklı yardım kuruluşuna bağışlanmak üzere satış yapan dükkanlar var. Bu dükkanlar genellikle ikinci el eşya satmakla birlikte hiç kullanılmamış ürünlere de yer veriyorlar. İkinci el hastalığım olduğundan orada kaldığım süre boyunca her önünden geçtiğimde mutlaka bir göz attığım birkaç mağaza vardı. İngiltere diyince ilk akla gelen şeylerden biri "şapka" olmalı. 1711'de Royal Ascot'un açılmasıyla at yarışı izlemeye birbirinden özel şapkalarla gitme geleneği görmezden gelinemeyecek kadar şaşaalı neticede. İşte bu güzel ülkede geliri kalp hastaları vakfına giden bir dükkandan £5'a ikinci el olarak aldığım Kangol tasarım kırmızı şapkamla yurtdışı seyahatlerimden şapka getirme alışkanlığım başladı. Benden önceki sahibini deli gibi merak ettiğim bu şapkamı dışarıda takma sevincine henüz erişemedim.
Türkiye'de bu tarz kaliteli şapkalar çok az yerde satılıyor ve o kadar pahalı ki ulaşmak pek mümkün değil.Ayrıca böyle bir şapkayla sokakta dolaştığınızda size çevrilen gözler oldukça rahatsız edici olabiliyor. Günlük kullanım diyince, Mudo'nun yazlık hasır şapkalarına bayılıyorum, fotoğrafta sağdaki tüylü şapkayı da oradan aldım; ama şapkalarımı genelde çok farklı yerlerden buluyorum. Mesela fotoğraftaki geniş kenarlı hasır şapkayı 2007'de Yalova'daki bir halk pazarından aldım ve güzel muhafaza ettiğim için hala sağlam, kullanıyorum. 
Kışın ise anneme ördürdüğüm Bob Marley tarzı bereler ve siyah bir bere dolabımın olmazsa olmazları. İyi bir bavul hazırlayıcı olmakla birlikte bavula on kere koyup çıkardığım, yanıma alıp almamakta tereddüt ettiğim tek giyim eşyası şapka oluyor.
Neyse efendim, 2012 Eylülünde Avusturya'nın Klagenfurt şehrine yola çıktım.İklimin soğuk olduğunu bildiğimden fotoğrafta gördüğünüz beremi ve bir de siyah beremi yanıma almıştım. H&M'deki modeli melon şapkayı andıran şapkayı görünce hemen denedim. Kıvırcık saçlarımdan dolayı yakışırdı yakışmazdı iç tartışmamı yaparken şapkanın €1 olduğunu görünce hemen aldım.
Avusturya'daki son günlerimden birinde "I am" mağazasında, yıllar önce bir fotoğrafta görüp çok beğendiğim, tarçın rengi yün şapkayla göz göze geldik. İndirime girip €5'ya düşmüştü! Bavula nasıl ezmeden sığdıracağımı bilmeden onu da aldım.
Klagenfurt'tan dönüş yolunda ilk önce Viyana'ya geçip annemle buluştum. Tarçın rengi şapkam Klagenfurt'un karında iyi bir siper görevi görürken Viyana'nın rüzgarında uçup gidiyordu. Melon şapka ise doğal olarak kulakları rüzgardan koruyamıyor. Bir gece Viyana sokaklarında dolaşırken rengarenk vitriniyle OberWalder adlı şapkacıya rastladık. İçerideki envai çeşit şapkaya ağzımı akıtarak baktıktan sonra önümdeki Almanya seyahatini düşünüp bütçemi "bir dahaki sefere" zorlama kararı aldım.
Viyana'dan Almanya'ya geçtik. Avusturya'daki I am'de anneme bir ressam beresi beğenmiştim. Bir şekilde kaynadığı için alamamıştım. Burada aynı şapkayı görüp annem de beğenince erken bir doğum günü hediyesi olarak aldım. Bir önceki doğum gününde de şapka almıştım. "Ailece şapkalanıyoruz." diye dalga geçerken bir de fötr şapka beğenip aldık. Etti mi sana formu itinayla korunması gereken üç,toplam dört tane şapka!
Köln,Schwerte,Dortmund,Düsseldorf...Almanya seyahatim devam ederken Dortmund'da bir ikinci el eşya pazarı olduğunu öğrenince taktım annemi koluma düştük pazar yoluna. Tirol bölgesine özel bir şapka türü var. Avusturya'da almak kısmet olmamıştı.. O kadar istemişim ki şapkaya Almanya'daki ikinci el pazarında rastladım! Şapka C&A etiketli olmakla birlikte %43 angora oranıyla gönlümü fethetti.Taktım, baktım,bayıldım,annem de bayıldı,satıcı kadın da çok yakıştırdı. Hatta Alman dizilerinden birindeki bir kadına benzetti beni. Acaba ne kadar fiyat verecek diye düşünürken €3 diyince çok sevindim, o gün de şapkalandım.
Geleneksel Avusturya şapkası
"Şapkama kavuştum." gülücüğü atıyorum.
Bu arada bir de Köln Karnavalı için annemin aldığı palyaço şapkası eklendi koleksiyona. Türkiye'ye kafamıza takıp,elimize aldığımız bavula yerleştirdiğimiz toplam altı şapkayla döndük.
Söyleyeceklerimi az da olsa yazıya başladığım yere dönerek bitirmek istiyorum. Şapka tasarlama tutkum pratikte de gelişmeye başladı. DesignCholic markası fotoğraf çekimleri için ilk şapkamı diktim!


Yazımı sonuna kadar okumuş olanlar için Tersine Adımların neden bir süredir yeni yazı post etmediğini de eklemem gerekiyor. Fakat bunu uzun uzadıya yazmak yerine "Şapkasız Çıkmam Abi!" demek yeterli olacak sanırım.

Yorumlar

Popüler Yayınlar